Politis gazetesinin ana haberi:
Araştırmalarda yığılma – ATF, polis ve itfaiye yangının nedenlerini ayrı ayrı araştırıyor başlıkları altında, yangınlar konusunu ele alıyor.
Habere göre ABD’den gelen ATF uzman ekibi, Limasol’un dağlık bölgesinde çıkan ölümcül yangının nedenlerini araştırma görevini tamamladı. Aynı zamanda Kıbrıs polisi ve itfaiye teşkilatı da kendi soruşturmalarını yürütüyor.
ATF uzmanları kamuoyuna, yangının başladığı “sıfır noktasını” kesin olarak tespit ettiklerini açıkladı. Kıbrıslı yetkililer de aynı şekilde yangının başladığı yerin Malia bölgesindeki yasa dışı çöplük olduğunu söylüyor. ATF ekibi, Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirdi ve ABD’ye döndükten iki hafta sonra resmi raporunu teslim edecek. Daha sonra yangın yönetimiyle ilgili ayrı bir rapor hazırlanacak.
*
Haravgi gazetesi de ana haberinde Politis’le aynı konuyu paylaşıyor
Başlıklar Amerikalıların raporu hazır ama Cumhurbaşkanı sorumluluk almaya hazır değil – Doğal olarak ilgili bakanların istifası bekleniyor… şeklinde.
Habere göre ATF ekibi Limasol dağlarındaki ölümcül yangının çıkış noktasını ve nedenlerini net bir şekilde tespit etti.
Ancak Cumhurbaşkanı hâlâ kamuoyundan özür dilemedi ve yangın yönetimindeki sorumluluğu kabul etmedi. Ayrıca Avustralya’ya gönderilen yangın koordinatörü ile ilgili olarak da açıklama yapılmadı.
Yanısıra Tsada, Tala ve Kili bölgelerinde çıkan yangının, Malya’daki yasa dışı çöplükten başladığı bildirilirken ayrıca Pomos’ta da yangın çıktığı ifade edildi.
*
Fileleftheros gazetesinin ana haberi:
Vergi reformunda 200 milyonluk açık – Vergi reformundaki vergi indirimleri, devlet gelirlerinde açık oluşturuyor - Hükümet Emlak vergisi ve şirket harcı geri mi getirilsin yoksa açığın kapatılmasında kaçak vergilerle mücadele mi edilsin ikilemi içindeydi başlıkları altında şöyle yazıyor:
Vergi reformu kapsamında hükümetin hesaplamalarına göre, vergi indirimlerinden dolayı devlet gelirlerinde 200 milyon Euro açık oluşacak. Bu açığı kapatmak için Kıbrıs Üniversitesi’nin önerisi; ya yeniden emlak vergisinin ve şirket harcının geri getirilmesi ya da başka vergilerin artırılmasıydı.
Maliye Bakanlığı ise bu öneriyi kabul etmedi ve açığı kapatmak için vergi kaçakçılığına karşı sıkı önlemler alma yolunu seçti. Ancak bu önlemlerden etkilenecek sektörler buna tepki gösteriyor.
Bugün Vergi Dairesi Başkanı Kıbrıs İşverenler ve Sanayiciler Federasyonu KEVE ile, yarın TechIsland ile, 1 Eylül’de de Kıbrıs İşverenler ve İşadamları Federasyonu OEV ile görüşecek. Bakanlık, kamusal istişare süresini 15 gün uzattı.
*
Son olarak da Alithia gazetesinin ana haberi:
2026 vaatler deposu – Doğal gazdan enerji depolamaya, her şey gelecek yıla kaldı
Hükümet, enerjiyle ilgili tüm çözümleri 2026’ya erteledi: doğal gaz kullanımı, Afrodit sahası, enerji depolama projeleri, hepsi gelecek yıla kaldı. Geçmişten gelen sorunlar bahane edilirken, bugün herhangi bir ilerleme sağlanmıyor. Vatandaşlar hâlâ Avrupa’nın en pahalı elektriğini ödemeye devam ediyor ve somut bir rahatlama görmüyor.
2026 yılı hükümet için siyasi bir sığınak işlevi görüyor, enerji krizine gerçek bir çözüm değil.
*
Alithia gazetesinden başka bir haber:
Kıbrıs sorununda göz boyama palavralojisi – Cumhurbaşkanlığı, BM’nin programını nasıl pazarlıyor?
Cumhurbaşkanlığı, BM tarafından önceden planlanmış Olgin ziyaretini, Hristodulidis’in daveti olarak sundu. Ardından Hükümet sözcüsü bunu, kasıtlı olarak belirsizlik yaratan ifadelerle doğruladı.
Kıbrıs sorununa ilişkin müzakere süreci tam anlamıyla bir durgunlukta; uluslararası girişimler ise tamamen şekli ve öngörülebilir. Buna rağmen Cumhurbaşkanlığı iletişimsel havai fişekler, daha doğru söylemem gerekirse palavralar üretmeye devam ediyor.
Son örnek, BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi Maria Angela Olgin’in ziyaretiyle ilgili. Bazı medya organları, Başkan Hristodulidis’in onu Kıbrıs’a davet ettiği yönünde “özel haber” yayınlamakta acele ettiler. Hükümet sözcüsü bunu dün dikkatli bir dille doğruladı ve sanki yetkilinin ziyaretinin Cumhurbaşkanı’nın girişimiymiş gibi ima etti.
Birkaç saat sonra, Kıbrıs Türk medyası gerçek programı yayımladı. Olgin 1 Eylül’de adaya geliyor ve 2’sinde de Tatar’la görüşecek. Bu görüşme, New York’taki üçlü toplantının hazırlıkları kapsamında gerçekleşiyor.
Tablo çok net: BM’nin standart bir programı oradayken, Cumhurbaşkanlığı bunu “davet” anlatısına dönüştürüyor. Kıbrıs Türk lideriyle yapılacak olağan görüşme de, Hristodulidis’in başarısı gibi sunuluyor.
Siyasi eleştiri sert olmaktan başka bir şey olamaz: Bu, en basit çapraz doğrulama bile karşısında çöken, “olmayan”ın savunulmasında bir göz boyama sanayisidir.
*
Ve Haravgi gazetesinden bir haber:
POGO’dan Hloraka’daki kadın cinayetiyle ilgili açıklama: Koruma yapıları ve eylem planı talebi
Kadın Hareketi POGO olayla ilgili yaptığı açıklamada “Hloraka’da yaşanan yeni kadın cinayeti şok yarattı ve Kıbrıs toplumunu hâlâ yaralayan köklü eşitsizlikleri ve cinsiyetçiliği ortaya koydu” şeklinde vurguladı.
Örgüt, cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarının, hayatlarına onurla devam edebilmeleri için gerçek destek ve güvenli yapılara ihtiyaç duyduklarını belirtti. Devletin ise çoğu kez yalnızca taziye mesajlarıyla sınırlı kaldığını, kararlı müdahalelere geçmediğini ve bunun sonucunda mağdurların risk altında bırakıldığını vurguladı.
Açıklamada POGO, kalıpları kıracak, kadınları gerçekten koruyacak radikal adımlar ve politikalar talep ediyor. Özellikle göçmen kadınlar, tek ebeveynli aileler ve yoksulluk sınırında yaşayanlar gibi en hassas gruplara dikkat çekiyor.
“Can alan ve vicdanları sarsan bu gerçeklikle uzlaşmayacağız” deniyor ve tüm kadınlar için eşitlik, güvenlik ve adaletin hâkim olduğu bir toplum talebi yineleniyor.
*
Son haberimiz yine Haravgi gazetesinden:
Hristodulidis’in İsrail’in suçları karşısındaki sessizliği ve insani yardımın “imaj kalkanı”
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, Gazze’ye gönderilen insani yardım hakkında konuşmayı seçti, ama İsrail güçlerinin devam eden savaş suçlarına dair herhangi bir ifadeden kaçındı. Binlerce sivilin yaşamını yitirdiği, yaralandığı ya da saldırılar nedeniyle yerinden edildiği bir dönemde, Kıbrıs liderliği yalnızca halka destek mesajlarıyla yetiniyor, ölümlerden ve yıkımdan sorumlu olanları ise dile getirmiyor.
Bu sessizliğe rağmen, Limasol Limanı’ndan 1.200 tonluk yeni bir insani yardım sevkiyatı “Gazze’ye yaşam köprüsü Amalthea” girişimi çerçevesinde yola çıktı. Kıbrıs, uluslararası toplum için insani bir koridor olarak işlev görmeye çalışıyor; gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemeleri mağdurlara ulaştırılıyor.
Ancak bu çaba, saldırıların açıkça kınanmamasını gizleyemiyor ve Kıbrıs liderliğinin, İsrail’in askeri eylemlerinin yarattığı insani krize karşı gerçekte nerede durduğunu sorgulatıyor.
Son Güncelleme: 19 Ağustos 2025 - 12:32
https://tr.news.rik.cy/tr/article/2025/8/19/basin-ozetleri-190825/