basın özetleri 13.08.25

Politis ana haber:

Colin Stuart’ın yerine geçecek isim belirlendi: Senegal’den Khasim Diagne, iki toplum tarafından kabul edildi

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki yeni özel temsilcisi ve UNFICYP misyonunun başkanı olarak görev yapmaya en güçlü aday. Collin Stewart’ın BM’den emekliye ayrılmasının ardından, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk tarafları aday üzerinde mutabakata vardı. Şimdi Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık’tan oluşan üç garantör devletin onayı bekleniyor. İsmin BM tarafından Ağustos ayı sonunda açıklanması bekleniyor.

Tecrübeli bir BM yetkilisi olan Diagne, uluslararası örgütte önemli görevlerde bulundu ve Antonio Guterres’in iki tarafı yeniden müzakere masasına getirme çabalarına katkı sağlaması bekleniyor.

*

Fileleftheros

Taraftarlar konusunda görüş ayrılığı – Lig başlamadan belirsizlik. Polisten KOP’a taraftarların taşınması konusunda mektup

Polis, Kıbrıs Futbol Federasyonu’na (KOP) yazdığı bir mektupla deplasman maçlarına taraftarların taşınması konusundaki endişelerini dile getirdi.

A Kategorisi’ndeki deplasman maçlarına taraftar taşınması, Polis ile KOP arasında görüş ayrılığına yol açtı. Futbol Federasyonu, takımları destekleme konusundaki geleneksel tutumuna bağlı kalarak en fazla 800 örgütlü taraftarın deplasman tribünlerinde yer alması yönündeki kuralda ısrar ediyor. Polis ise olaylar ve şiddet riskinin artmasından ciddi şekilde endişeli. Resmî olarak KOP’a saygı duyduğunu belirtse de, bu konuda farklı düşündüğünü vurguluyor ve şiddet olaylarının önlenmesi ve bastırılması için yasayı tamamen uygulayacağını ifade ediyor.

*

Alithia ana haber:

Fırın sıcağında elektriksiz kaldılar – Vasilikon’daki Kıbrıs Elektrik Kurumu AİK santralinde yeni arıza

Kavurucu sıcaklar sürerken, dün saat 18:41’de başlayan arıza nedeniyle en fazla 30 dakika süren dönüşümlü elektrik kesintileri uygulandı. Talebin yüksek olduğu bu dönemde sorun, üretim kapasitesi yetersizliği değil, santral üretiminde kullanılabilirlik oldu. 1.478 MW olması gereken azami konvansiyonel üretim gücü, yalnızca 1.062 MW olarak gerçekleşti. Bu durum, kesintilerin bugün de devam edip etmeyeceği konusunda halkta endişe yarattı. Termometre bugün 45°C’yi gösterecek; sıcak hava dalgasının yarın da devam etmesi bekleniyor.

*

Haravgi ana haber:

DİSİ başkanı Kıbrıs sorununa zarar veren ideolojik söylemleri yeniden gündeme taşıdı – DİSİ daha da milliyetçi bir çizgide ilerliyor ve yeniden hamaset kartını oynuyor

DİSİ Başkanı, işgal gücü ile Solomu ve İsaak’ı öldüren şovenist katilleri tüm Kıbrıs Türk toplumu ile özdeşleştirdi. AKEL, Anita Dimitriu’ya düşmanımızın işgal ve taksim olduğunu, Kıbrıslı Türk yurttaşlarımız olmadığını hatırlattı.

Parti yönetiminin Anastasiadis’ten telkin aldığı ve ELAM’a gidecek oy kayıplarını önlemeye çalıştığı ileri sürülüyor.

DİSİ Başkanı’nın ‘Aramızda değil, karşımızdakilerle anlaşmazlık olmalı’ şeklindeki açıklaması AKEL’in tepkisini çekti. AKEL Basın Sözcüsü Yorgos Kukumas yazılı açıklamasında, DİSİ başkanına düşmanımızın işgal ve taksim olduğu, Kıbrıslı Türk yurttaşlarımızın ise Kıbrıs halkının bir parçası olduğunun hatırlatılması gerektiğinin trajik bir durum olduğunu, belirtti.

“DİSİ yönetimi ya bu açıklamalarla ELAM’a gidecek oy kayıplarını durdurabileceğini sanıyor ya da bu ideolojik söylemler DİSİ liderliğindeki gerçek düşünceleri yansıtıyor” diyen Kukumas’a göre “Kesin olan bir şey varsa, o da DİSİ’nin daha da milliyetçi bir çizgiye kaydığı ve Kıbrıs sorununa zarar vermek pahasına hamaset siyasetine yeniden yöneldiğidir”.

DİSİ Basın Sözcüsü Onufrios Koulas, Anita Dimitriu’nun ‘karşımızdakiler’ ifadesiyle Isaak’ın katillerini, işgal ordusunu ve Türkiye’yi kastettiğini savunarak durumu düzeltmeye çalıştı. Ancak Koulas, açıklamasında Kıbrıslı Türklerden bahsetmekten kaçındı.

AKEL sözcüsü, bu günlerde geçmişi gündeme getirmenin DİSİ açısından tarihi hafızayı kaşımak anlamına geldiğini, bunun yerine partinin bugüne ve geleceğe dair ne düşündüğünü netleştirmesi gerektiğini söyledi. Kukumas, Meclis Başkanı ve DİSİ Başkanı olarak Anita Dimitriu’nun, böylesi bir söylemin Kıbrıs sorununa BM çerçevesinde çözüm arayışına hizmet mi yoksa zarar mı verdiğini sorgulaması gerektiğini vurguladı.

*

Haravgi gazetesinden bazı haberler:

İçişleri Bakanı, yaklaşık 286 yangın mağduruna toplam 2 milyon avro tutarında tek seferlik mali destek sağlanacağını açıkladı.

İçişleri Bakanı Konstandinos Ioannou, X platformundaki paylaşımında, yangın mağdurlarına tazminat sürecinin en kısa sürede tamamlanması ve zararların giderilerek vatandaşların hızlı şekilde günlük yaşamlarına dönmeleri amacıyla, ilgili birimlerin her türlü çabayı gösterdiğini belirtti.

Bakan Ioannou, temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla verilen bu tek seferlik mali desteğin toplamda 286 hak sahibine verildiğini ve bunun yaklaşık 2 milyon avroya mal olduğunu ifade etti.

Paylaşımında ayrıca, Nikos Hristodulidis hükümetinin “yangın mağduru yurttaşlara zararların onarımı ve giderilmesi için mali desteğin derhal ödenmesi” yönündeki taahhüdü çerçevesinde, dünden itibaren ilk etkilenen kişilerin tutarı kabul ettiklerine dair beyanname imzalamak üzere çağrıldığını, böylece önümüzdeki günlerde paralarının ödeneceğini kaydetti.

*

Kıbrıs’tan AB’ye: Beş Kıbrıslı Rum’un serbest bırakılması için acil harekete geçin

Kıbrıs Cumhuriyeti, beş Kıbrıslı Rum vatandaşının işgal güçleri tarafından devam eden yasa dışı tutukluluğu konusunu, Pazartesi günü gerçekleştirilen Avrupa Birliği Gayri resmî Dışişleri Konseyi (FAC) toplantısında gündeme getirdi. Lefkoşa, hem AB kurumlarının hem de üye devletlerin, Türkiye’ye baskı yaparak söz konusu kişilerin serbest bırakılması için acilen harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, telekonferans yoluyla yapılan toplantıda Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü, Büyükelçi Theodora Konstandinidu temsil etti.

Açıklamada ayrıca, Avrupa Birliği Gayri resmî Dışişleri Konseyi gündeminde yer alan konular arasında Ukrayna’ya yönelik devam eden Rus saldırganlığı ve Orta Doğu’daki son gelişmelerin bulunduğu belirtildi.

*

Basın özetlerimizi Filelefteros gazetesinde Alekos Mihailidis imzalı bir makaleyle de sonlandıracağız sd.

Başlık: Anastasiadis Neden Rahatsız Oldu?

Eski Cumhurbaşkanı’nın, Mağusa Belediyesi’nin etkinliğinde söylenenlerle ilgili olarak DİSİ Başkanı Anita Dimitriu’ya gönderdiği mektupla gereğinden fazla ilgilendik. Nikos Anastasiadis mektubunda hayal kırıklığını dile getirdi, Kıbrıs sorununda ve özellikle Crans-Montana’da yaşananlarda Türk anlatılarının benimsendiğini gözlemlediğini belirtti. Ayrıca, 4 Ağustos tarihli mektubuna “Anastasiadis–DİSİ’nin on yıllık yönetiminin icraatlarından DİSİ’nin uzaklaştığı” yönünde tespitini de yazdı.

Aslında çok da üzerinde durduk –öyle istedi kendisi yani– çünkü bugünkü DİSİ onun eseridir, elbette Glafkos Klerides’in mirasıyla birlikte. Kaldı ki, Türk anlatılarını benimsemenin ilk öğreticisi de kendisidir; Crans-Montana’da –– “Türkiye’nin başka niyetleri olduğunu”, çok ama çok geç keşfetmiş olsa bile.

Uzlaşma, taviz ve elbette “Mağusalılaştırma” politikası Anastasiadis’in elinde, patladı. Dimitriu’ya yazdığı mektupta şu sözler, adeta kendisi için söylenmiş gibi: “Üzgünüm ki bu uzaklaşma, büyük ulusal meselemizin yönetimini de kapsıyor, öyle ki kendi sebeplerinden ötürü, sözde ulusal ‘iyilik’ adına her zaman Türkiye’nin anlatılarını benimsemeye hazır kulaktan dolma tanıkların görüşleri benimsendi.”

Peki 2016–2017’ye kadar neyi savunduğunu, Anastasiadis hatırlamıyor mu? Annan Planı’na ilişkin tutumunu, tüm halkın karşısında durup Rumların “uzlaşmazlığını” kınadığını? O zor günlerde bizzat Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Avrupa kurumlarına şikâyet ettiğini? Derviş Eroğlu ile yaptığı ortak bildiriyi veya Akıncı ile Ledra’da ve Büyük Han’da içtiği zivaniyaları? Girnelilerin asla geri dönmeyeceğini söylediğini, hatta bu sözüyle, “Girneli evine dönmeyecek, Kıbrıs bölünmüş kalsa da kalmasa da dönmeyecek, hiçbir plan ve hiçbir siyasetle dönmeyecek” diyen yoldaşı Nikos Tornaritis’in utanç verici beyanını tamamladığını?

Hatırlamıyor. Kendi partisinin, Girne ve Omorfo’nun üstünü çizme işinde ve meşhur Mağusalılaştırma sürecinde öncü olduğunu da hatırlamıyor. Böylece her sunucuya, göçmenler arasında ayrım talep etme rahatlığını verdiğini de. Aksi hâlde bu mektubu yazma zahmetine girmezdi. DİSİ, onun yönetiminden sonra değişmedi. Kendisi de değişmedi. Her zaman koşulların gerisinde kaldılar ve genellikle diğer partilerle iş birliği içinde bu hastalıklı durumu yarattılar. Artık ne gözyaşlarına, ne de timsah gözyaşlarına yer var.