01.08.25 basın özetleri

Merhaba sevgili dinleyenler,

Kıbrıs Rum gazetelerinin bugünkü ana haberleri Kıbrıs’taki orman yangınları sonrası devletin müdahaledeki başarısızlığının kamuoyunda yol açtığı büyük öfke… Olayla ilgili raporların Cumhurbaşkanı’na teslim edilip sorumluların belirlenmesi beklentisi gündemde…

*

Alithia gazetesinin ana haberi:

Vatandaşlar sokaklara çıktı, hükümet hâlâ inkâr hâlinde –Özellikle bu yangında istifa ve özür talebinin nedenini hâlâ anlamış değil – Sivil toplumun devlete olan güvenine, onarımı olmayan biçimde, ihanet edildi

Vatandaşların sokaklara dökülmesinin nedeni, bu yangının beklenmeyen bir olay olduğunu düşünmeleri değil, Nikos Hristodulidis hükümetinin, kibirle, hazırlıklı olduğunu vurgulamasına rağmen, devletin hayatları ve mülkleri korumakta tam anlamıyla başarısız olması

Gösteriler, tanıklıklar, uydu verileri ve vatandaşların haykırışları, hükümetin merkezî yönetim anlatısının tamamen çöktüğünü gözler önüne seriyor. Ancak hükümet bugüne dek siyasi sorumluluğu üstlenmeyi reddetmekte.

Felaketin yönetimi özensizdi ve kendi kendini haklı çıkarma çabasına dayalıydı. Bakanların açıklamaları, operasyon merkezinin birçok kez başka noktaya taşınması ve koordinasyondaki eksiklikler tam anlamıyla bir örgütsüzlüğü yansıtıyor.

*

Haravgi gazetesinin ana haberi:

Yangınlar, güçlü bir merkezi sosyal devlete olan gerekliliği ortaya koydu – Özelleştirilmelerin yangınından kurtulan kamu kuruluşları, köyleri ayakta tuttu

şeklindeki başlıkların altında öne çıkan noktalar;

AKEL Limasol, Limasol Kaza Yerel Yönetim Kurumu, Elektrik Kurumu AİΚ, Telekomünikasyon Kurumu CYTA, Su Geliştirme Dairesi ve gönüllülere destek ve yardımları için teşekkür etti.

İlgili kamu hizmetlerinin yangına ilişkin raporları İçişleri Bakanı tarafından filtrelendikten sonra bugün Cumhurbaşkanı'na teslim ediliyor.

Savunma Bakanı’na, askeri kamplardaki yangın güvenliği ve yangın söndürme sistemleri konularında sorular yöneltiliyor.

Yetersizliğiniz küllerle yazıldı

Gözlerde yaş ve ruhlarda öfkeyle, dün gece yüzlerce yurttaş, Dimitris ve Maro Filippidis'in diri diri yanarak hayatını kaybettiği ölümcül yangın nedeniyle Limasol’da protesto gösterisi düzenledi. Göstericiler, devleti ilgisizlikle suçladı ve sorumluların hesap vermesini talep etti. “Yetersizliğiniz küllerle yazıldı” diye haykırdılar.

*

Politis gazetesinin ana haberi:

Raporlardan sonra sorumluluk üstlenecek mi? – Cumhurbaşkanı için Devletin yangın cephelerindeki ihmal ve yetersizliği konusunda karar zamanı

Limasol’un dağ köylerinde çıkan yıkıcı yangınla ilgili olarak, bugün, olaylara müdahil tüm devlet hizmetlerinin raporlarının Cumhurbaşkanı’nın eline ulaşması bekleniyor.

Artık sorumluluk yüklenmesi için top onun sahasında, zira kendisi bile bu olağanüstü durumu yönetmede devletin gereken şekilde karşılık vermediğini kabul etti.

Sorumluluk verilmesi gibi hayati öneme sahip konuların ötesinde, Hristodulidis’in bundan sonraki hamleleri ve trajedinin tüm cezai boyutlarının araştırılması için araştırma komisyonu kurup kurmayacağı özellikle ilgi çekiyor.

Filelefteros ana haber:

Dört rapor – tek bir hata yok - Hizmetler boşluklar ve eksiklikler tespit ettiler – itfaiye, polis, orman dairesi, sivil savunma nasıl hareket etti?

Limasol’un dağ köylerindeki yıkıcı yangınla başa çıkmada görevli dört hizmetin yani itfaiye, polis, Orman Dairesi ve Sivil Savunmanın raporları bugün Cumhurbaşkanı’na teslim ın eline geçecek

Tüm raporlar eksiklikler ve zayıflıklar, koordinasyonda boşluklar, vatandaşların bilgilendirilmesinde eksikler ve muhtarlarla iletişimde yetersizlikler tespit ediyor.

Ancak hiçbir rapor, doğrudan bir hata veya ihmal tespit etmiyor.

İtfaiye, polis, Orman Dairesi ve Sivil Savunma, yangınla ilgili olarak yaptıklarını kendi bağlı oldukları bakanlara sundular; bakanlar ise bugün bunları Cumhurbaşkanı’na teslim edecekler.

*

Filelefteros gazetesinden kısa kısa…

Macron geliyor, imzalar atılacak – stratejik ilişki anlaşması

Macron ile Hristodulidis güçlendirilmiş stratejik ortaklık anlaşması imzalayacak. Dün Fransız Dışişleri Bakanı’nın Konstantinos Kombos ile önemli görüşmeleri oldu.

*

Otellerde durum iyileşiyor, ATA'da kötüleşme

Otel endüstrisinde iyileşme kaydedilmesine karşın ATA cephesinde kara bulutlar giderek çoğalıyor.

*

İlaçlar ayrıştırıldı: Ozenpic diyabetlilere, Mounjaro obeziteye

Sağlık Sigortası Kurumu, Enjeksiyonlu Ozenpic ilacını yalnızca diyabet hastalarına vermek için hak sahipleri temizliğine gidiyor. Öte yandan, hastalar isimli talepler yoluyla obezite için Mounjaro ilacını temin edebiliyor.

*

Sahte evlilik davasinda 4 kişiye 4 yıl hapis

Kıbrıs mahkemelerinde sonuçlanan en büyük sahte evlilik davasında perde indi. Mahkeme dilinde sert ifadeler dikkat çekti. Şüpheliler organize suç örgütü üyesi olarak sahte evlilik faaliyetleri yürütüyordu.

*

Ev hapsi getiren tasarı hazır

Evinde elektronik kelepçe takılarak kısıtlanacak olan tutuksuz sanıklar için tasarı hazır. Adalet Bakanı konuyu üzerine aldı, tasarı Meclis'e sunulmadan önce son kez denetimden geçirilecek.

*

Politis gazetesinden…

Otomatik Enflasyon Artışı ve istişareler – Görüşmelerde çıkmaz, SEK “Çıkmazdayız” diyor, Bakanlık ise umutlu

SEK, ATA görüşmelerinde çıkmaz gördüğünü ve grev hazırlıklarına başladığını açıkladı. Ama Çalışma Bakanlığı kapıyı açık tutuyor ve uzlaşma için hâlâ bir şans olduğunu düşünüyor.

Günümüz yetkilileri yasa kapsamına girmiyor – Yetkililerin emeklilik hakları

Çoklu emeklilik maaşlarıyla ilgili yürürlüğe giren yasa, şu anki maaşlarıyla birlikte kamu kurumlarından emekli maaşı ya da maaşları alan 30’dan fazla mevcut yetkiliyi kapsamıyor. Onlar için mevcut emeklilik hakları aynen devam edecek. Ama isterlerse, emeklilik haklarından gönüllü olarak feragat edebilirler.

Önümüzdeki Salı günü Meclis’te, Cumhurbaşkanının talep ettiği değişiklikler görüşülecek.

*

Basın özetlerimize Haravgi gazetesinden Kiryakos Loizos’un makalesiyle de son vereceğiz.

Tüm politikalarının özeti tek bir cümlede: Umurumda değil

İşçi dünyasından ve emekten, çevrenin ve toplumsal yapının yok olmasına kadar, sağın üç ardışık (ve iç içe geçmiş) hükümetinin krizlere yaklaşımı, onların genel siyasi ruhunu özetleyen bir sonuca varıyor: “Devlet biziz. Gerisi umurumda değil”

Ölümcül yangın alanlarında en başından beri sahada bulunan meteorolog Erik Kitas’ın bu çok ciddi iddiası, hükümetin —ve dolayısıyla devlet mekanizmasının— toplumsal iyilik ve insan hayatı karşısındaki tutumunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Meteorolog Erik Kitas’ın son derece ciddi şikâyeti —ki kendisi ölümcül yangınların ilk anından itibaren olay yerindeydi—, hükümetin ve dolayısıyla devlet mekanizmasının, toplumsal fayda ve insan hayatı karşısındaki konumunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Judith Butler’ın Kırılgan Yaşam adlı kitabında belirttiği gibi, bazı hayatlar herkes için o kadar da önemli değildir. Bu örnekte de, yangında hayatını kaybeden yaşlı çiftin "kurtlar sofrasına" sürüklendiği görülüyor; zira önce bölge ziyaretinde bulunan bakanın oradan çıkması gerekiyordu.

Hiç kimse —yazan da dâhil— hiç kimse bakanın veya devlet yetkililerinin korunmaması gerektiğini söylemiyor. Ama bakan dâhil herkesin diri diri yanmasını önleyecek biçimde faaliyet yürütülseydi, bu insanlar da bugün hayatta olacaktı.

Cumhurbaşkanı da, etrafını saran, yangın bölgelerinin muhtarlarıyla birlikte yaptığı “göz boyama odaklı” konuşmasında hayatın değerini tamamen göz ardı etti; zira devletin hazırlıksızlığı için hiçbir sorumluluk üstlenmedi.

Çevre korumasının önemine dair yapılan sayısız haber ve yazıdan geriye kalan ise sadece orman yangınlarının büyük riski ve insan hayatının değeri oldu.

Dağlık bölgelerde iki kişi hayatını kaybetti ve yüzlercesi aşağılık bir biçimde ikinci plana atıldı — çünkü geçiş yolunun bakan için açık kalması gerekiyordu. İktidar, ardından Batı tarzı göz boyama oyunları ve temelsiz vaatlerle kendi arkasını kollayacaktı.

Sorumluluklara gelince, bunların kime ait olduğu apaçık ortadadır. Ancak başka sorumluluklar da var: Toplumsal sorumluluklar. Bunlar, sadece kariyerlerini, iki ya da üç emekli maaşını düşünen; toprakları İsraillilere peşkeş çekmek için anlaşmalar yapan; mafyanın her türlüsünü korumak adına adaletle yeraltı kucaklaşmalarınaa giren; barışı kişisel çıkarı için mezara gömen; ve gözünü büyük sermayeye dikerek çevreyi yok eden insanlara, yolu, sonuna kadar açıyor.

Ve toplumsal sorumluluk derken, kastedilen, her bir yurttaşın taşıdığı sorumluluktur: Kim olduklarını bildiği hâlde, yine de onlara yeşil ışık yakan ve ülkenin daha da dibe vurmasına göz yuman herkesin sorumluluğu.

Belki bir gün onlar da felaketi yaşayanların yerinde olur ve Kitas’ın aldığı o cevabı alırlar: Umurumda değil!