basın özetleri 22.10.2025

Haravgi gazetesinin ana haberi:

Yeniden Yapılandırmalarda A La Carte Uygulamalar - Meclis, Göçmen Konutlarının Satışlarına Fren İstiyor

Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi tüm göçmen yerleşim bölgelerinde birincil konutların satış işlemlerinin, Meclis’teki tartışmalar tamamlanana kadar durdurulmasını, kredi satın alma şirketlerinden talep etti. İlgili talep, Meclis Göçmenler Komitesi Başkanı ve AKEL milletvekili Nikos Ketiros tarafından dile getirdi.

Komite toplantısında, evlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan borçluların çarpıcı tanıklıkları sunuldu. Bunlar arasında, evini korumak için verdiği şahsi mücadeleyi anlatan 75 yaşında bir göçmen de yer alıyordu. Söz konusu kişi, 2006 yılında evini yenilemek amacıyla 30.000 Kıbrıs Lirası tutarında kredi aldığını ve 2013 yılına kadar düzenli olarak taksitlerini ödediğini belirtti. Ancak 2013’te eşi ekonomik kriz nedeniyle işini kaybetti, kendisi de ciddi bir sağlık sorunu yüzünden çalışmayı bırakmak zorunda kaldı. Kredinin bakiyesi 15.000 ile 20.000 Kıbrıs Lirası arasında değişirken, borç miktarının 180.000 avroya yükseldiği ifade edildi.

Komite, devletin derhal müdahale ederek göçmenlerin birincil konutlarını koruma altına almasını ve konunun kesin olarak çözüme kavuşturulmasına kadar satış işlemlerine son verilmesini talep etti.

*

Alithia gazetesinin ana haberi:

İşgal Altındaki Bölgelerde Erken Seçim Senaryosu - Tatar’ın Ağır Yenilgisi Sözde Hükümeti Gayrimeşru Hale Getirdi

Tatar’ın ağır yenilgisi, sözde hükümetin halk nezdindeki tüm siyasi meşruiyetini ortadan kaldırarak Kıbrıs Türk toplumunda erken seçimlerin önünü açtı.

Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk toplumunun Ankara’dan bağımsızlaşmasını ve federasyon çerçevesine geri dönülmesini temsil ediyor.

Bahçeli’nin milliyetçi çıkışları, Türkiye’deki iktidar içinde krize yol açarken işgal altındaki bölgelerde de tepkilere neden oluyor.

Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimi, bu durumu değerlendirmek ya da bölünmeyi besleyen atalet içinde yeniden sıkışıp kalmak arasında bir tercih yapmak zorunda.

*

Politis gazetesinin ana haberi:

İdare Komitelerinde Baş Ağrısı - Kaza Yönetim Kurumlarında Apartman Gözetimini Üstlenmeyi Reddetti

Binlerce ortak mülkiyetli binanın yönetimi, işleyişi ve denetimiyle ilgili birikmiş çok sayıda pratik, süreçsel ve kronik problemi çözmeyi amaçlayan kapsamlı yasa tasarısı, şu anda belirsizlik içinde bekliyor.

Kaza Yönetimleri başkanlarını temsil eden Konstandinos Yorgacis, İçişleri Bakanı Kostas İoannu’ya apartman ve konut sitelerindeki yönetim komitelerinin gözetimini, Meclis’e sunulan yasa tasarısında öngörüldüğü şekilde, üstlenmeyeceklerini yazılı olarak bildirdi.

Kaza Yönetim Başkanları, bunun doğuracağı devasa maliyeti gerekçe olarak gösteriyor. Buna göre, 30.000 ortak mülkiyetli binayı denetlemek için İlçe Yönetimleri bünyesinde çok sayıda personelle yeni bir birim kurulması gerekecek ve bu binaların sayısı sürekli artıyor.

Bugün, ortak mülkiyetli binaların yönetim yetkisi Tapu Dairesi’nde bulunuyor, ancak kurum bu sorumluluğun kendisine ait olmadığını belirtiyor. Belediyeler de bunun kendi yetki alanlarına girdiğini kabul etmiyor. İçişleri Bakanı Kostandinos İoannu, konuyu görüşmek üzere bir toplantı düzenledi.

*

Filelefteros gazetesinin ana haberi:

İzlemeler Geri Geliyor - Organize Suçta Artış Nedeniyle Yasa Tasarısı İlerletiliyor - Yasa Beş Yıl Önce Kabul Edilmişti Ama Uygulanmadı

Özel iletişimin gizliliğini kaldıran ve belirli koşullar altında telefon görüşmelerinin izlenmesine izin veren yasa yeniden gündeme geldi. Organize suçta yaşanan artış, bu yasayı daha da acil kılıyor ve yönetim makamları tasarının ilerletilmesini sağlıyor.

Adalet Bakanlığı, yasada gerekli değişiklikleri tamamladı ve teknik hukuki inceleme ve ardından Meclis’e sunulması için Hukuk Dairesi’ne gönderdi.

Yasa, beş yıl önce uzun tartışmalar ve değerlendirmeler sonrasında kabul edilmişti, ancak uygulanmadı; çünkü teknik ve başka problemler ile hukuki boşluklar tespit edilmişti.

*

Haravgi’den:

Lefkoşa’da Çin-Kıbrıs-Avrupa Medya Forumu Başladı

Çin, Kıbrıs ve diğer Avrupa ülkelerinden 100’ün üzerinde medya temsilcisi, hükümet yetkilisi, diplomatik misyon, üniversite, düşünce kuruluşu ve iş dünyası temsilcisi, Lefkoşa’da 21 ilâ 23 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen Çin-Kıbrıs-Avrupa Medya Forumu’na katılıyor.

Forum, Çin’in Kıbrıs Büyükelçiliği, Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu, Cyprus Mail gazetesi, Xinhua Haber Ajansı Avrupa Ofisi, China Media Group Avrupa Ofisi ve Kuaishou Technology şirketi tarafından ortaklaşa düzenleniyor.

Çin Büyükelçiliği’nin açıklamasına göre forum, “Büyük Dönüşüm Çağı: İnsanlık İçin Ortak Bir Gelecek – Medya Alanında İşbirliğinin Derinleştirilmesi ve Çin-Kıbrıs ile Çin-Avrupa İlişkileri İçin Parlak Bir Gelecek İnşa Etmek” başlığıyla düzenleniyor. Katılımcılar, üç ana konu üzerinde detaylı tartışmalar yapacak.

Bunlar, “Medyanın Etkileşim ve İşbirliği Yoluyla Çin-Kıbrıs ve Çin-Avrupa İlişkilerinin Geliştirilmesi”, “Büyük Dönüşüm Çağında Medyanın Ortak Sosyal ve Uluslararası Sorumlulukları” ve “Yapay Zekâyla Güçlendirilen Medyanın Gelişimi: İşbirliği ve Düzenleme” olarak sıralanıyor. Ayrıca forum kapsamında özel bir televizyon programı da kaydedilecek ve işbirliklerinin tanıtımını amaçlayan etkinlikler gerçekleştirilecek.

*

Su Yönetiminde Yıkıcı Atalet - Kıbrıs’ta Tarım Sektöründe Tarihi Düşüş, Yannakis Gavriil Uyardı

Dünkü Tarım Komitesi toplantısında, AKEL milletvekili ve Komite Başkanı Yannakis Gavriil, kuraklığın su temini ve özellikle sulama ile birincil üretim sektörü üzerindeki ciddi etkilerini vurguladı.

Gavriil, yıl sonuna kadar üç ek mobil tuz giderme ünitesinin faaliyete geçmesinin öngörülmesine rağmen, tarım sektöründeki durumun hâlâ “moral bozucu” olduğunu belirtti. Barajların doluluk oranı tarihsel olarak en düşük seviyede, yalnızca %10 civarında. Kuyu suları birer birer kururken, geri kazanılmış su ise ihtiyaçların yalnızca küçük bir kısmını karşılıyor.

Milletvekili, önceki yönetimin de sorumluluğunu dile getirerek, 2016 yılında planlanan 60 su projesinden yalnızca 14’ünün tamamlandığını, Solya Barajı ve Tersefanu sulama şebekesi gibi projelerin ise hâlâ tamamlanmadığını kaydetti. Barajlardan içme suyu sağlanması, tuz giderme ünitelerinin tam kapasiteyle kullanılmaması ve kuraklık, mevcut krize yol açtı.

Gavriil, tarım sektörünün hayatta kalmasının, büyük ölçüde, önümüzdeki kış yağışlarına bağlı olduğunu belirtti. Hükümeti, yeni tuz giderme üniteleri inşa etmeye, yeni kuyular açmaya, geri kazanılmış suyu kullanmaya ve şebekedeki kayıpları azaltmaya öncelik vermeye çağırdı; aksi takdirde gıda güvencesi riski oluşabileceği konusunda uyardı.

*

Filelefteros’tan bir makale:

Başlık: Yine de Umut Ediyoruz

İmza: Hristalia Hacidimitriu

‘74 sonrası ilk yıllarda en küçük işarete dahi tutunuyorduk; sadece umudu canlı tutmak için değil, gerçekten de ülkenin çilelerinin sona ereceğine inanıyorduk. Özellikle göçmenler için.

Birkaç ay sonra, 1974 Aralık’ında, Makarios Kıbrıs’a döndüğünde binlerce insan onu Başpiskoposluk Meydanı’nda karşılamaya koştu. Aralarında ben de vardım; yetişkinlerin umutlarını benimsemiş küçük bir çocuktum. O günlerde gerçekten de kısa süre içinde evlerimize geri döneceğimize inanıyorduk. Yunanistan’da cunta düşmüştü, dolayısıyla kâbus sona erecek gibi görünüyordu. Ama bunun yerine, çadırlar ve barakalarla dolu kamplarda bulduk kendimizi, ardından göçmen yerleşim bölgelerine taşındık. Yine de umudu (bugün buna belki bir yanılsama denebilir) korumaya devam ettik ve her iyi işarete tutunmaya çalıştık.

1977, Amerika’da başkan değişimi yılıydı. İşgal sırasında görevde olan Cumhuriyetçi Ford gidiyordu ve yerine Jimmy Carter geliyordu. Biz öğrenciler sokaklara çıkıp kutladık, çünkü gerçekten inanıyorduk ki Beyaz Saray’da demokrat bir başkanla artık Amerika, Türkiye’yi zorla aldığı her şeyi geri vermeye zorlayacaktı. Evlerimizin anahtarı elimizde, bavulumuz hazırdı; geri dönüşün büyük günü için her şey tamamdı.

Yıllar geçtikçe işaretler seyrekleşti, ama hâlâ moralimizi yükseltebilecek küçük ışıklar vardı. Davos’taki Papandreu - Özal anlaşmaları, bir zeybek oyunu, bir akşam yemeği, kapıların açılması, Denktaş’ın geri çekilmesi, Akıncı’nın sözde devlet başkanlığına yükselişi, Hristofyas-Talat yakınlaşmaları, Crans Montana… Ve bugün Tufan Erhürman’ın seçimi, üstelik Kıbrıslı Rumların nefret ettiği Ersin Tatar’a karşı büyük bir farkla. Ama bu kez temkinli bir iyimserlikle yaklaşıyoruz. Anahtarlarımız paslanmış, kilitler defalarca değiştirilmiş, birçok ev yıkılmış, ilk kuşak aramızdan ayrılmış ve sonraki kuşaklar muhtemelen daha sağduyulu. Umut ile yanılsama arasındaki fark çoğu zaman net olmasa da kesinlikle var.

Her şeye rağmen, tüm umutların yanılsama olduğunu görmüş olsak da, satranç tahtasındaki bir taşın bile değişimi, birinin iyimserliğe tutunması için yeterli olabilir. Son yıllarda karanlık o kadar derindi ki, küçük bir ışık kırığı dahi parlak bir güneş gibi görünüyor. Ama güneşi döndürmek istiyorsak, şairin dediği gibi, çok iş yapılması gerekiyor. Herkes tarafından, her cepheden.