Bugünkü Kıbrıs Rum gazetelerinden üçünün ana haberini AB’nin Türkiye’ye Maraş’taki faaliyetlerini sonlandırmasına yönelik baskıları oluşturuyor.
*
Filelefteros gazetesinden başlayalım.
Gazete ana haberini “İsrail’den yardım eli” manşeti ve “ΑΒ Μağusa’daki oldubittilerde geri dönüş talep ediyor – Diplomatik kulis – Hristodulis ile Benet işbirliğinin güçlendirilmesine karar verdi” alt başlıklarıyla veriyor.
Haberin içeriğini aktaralım:
AB Türkiye’ye Mağusa’ya ilişkin alınan kararlarda geri dönüş yapılmasına yönelik Eylül ayına dek süre tanıdı. Dört gün süren yoğun istişareler sonucunda, AB’nin Türkiye’den belirli taleplerini kapsayan oldukça güçlü bir metin hazırlandı. Filelefteros’a ulaşan bilgilere göre Berlin kullanılan dilin “Türkiye’ye karşı düşmanca” olmasından kaçınılması çabasıyla engeller çıkarmaya çalıştı. Lefkoşa’nın Berlin’in tavır değiştirmesini sağlamaktaki çabaları sırasında İsrail’in tavrı önemli oldu. Diplomatik kaynakların verdiği bilgilere göre Kudüs’ün müdahalesi Berlin’in tutum değişikliğinde rol oynadı. Josep Borel’in ilgili açıklaması 27 AB üyesi ülkenin hepsinin hemfikir olduğu görüşünü içeriyor ve sonraki Dışişleri Bakanları toplantısında Türkiye Mağusa konusunda geri dönüş yapmadığı takdirde faaliyetlerinin ayrıntılı bir şekilde ele alınacağı vurgulanıyor. AB Dışişleri Bakanlarının bir sonraki toplantısı önümüzdeki Eylül ayında olacak. Bu da AB’nin Türkiye’ye iki aylık süre verdiği anlamına geliyor.
AB kısaca:
- Türkiye’nin Mağusa’daki tek taraflı adımlarını “şiddetle kınıyor”
- Maraş’ta olanlardan dolayı Türkiye’yi sorumlu tutmaya devam ediyor
- Bir sonraki 27 Dışişleri Bakanı toplantısında Türkiye’nin faaliyetlerinin ayrıntılı bir şekilde ele alınacağını bildiriyor ve geri dönüş yapılmadığı takdirde, AB üyesi ülkelerin haklarını korumaya yönelik elindeki araçları kullanacağını belirtiyor.
Son sözü edilen uyarı Borel’in açıklamasının altıncı paragrafında yer alıyor. Müzakerelerin sürdüğü son dört gün içinde Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis Lefkoşa’nın çok önemli gördüğü bu paragrafın metne dahil edilmesi amacıyla muadilleri ve AB Yüksek Yetkilisiyle peş peşe görüşmeler yaptı. Nikos Hristodulidis bu arada dün akşam İsrail Başbakanı Natali Benet ile görüştüğü İsrail ziyaretini de tamamladı. Bu görüşmeden çıkan sonuç iki ülkenin savunma, güvenlik, enerji, ekonomi, ticaret ve turizm alanlarındaki işbirliklerinin güçlendirilmesinin öncelik taşıdığına karar verilmesi oldu.
*
Alithia gazetesi:
“Ya Maraş’taki faaliyetlerinde geri döneceksin ya da yaptırım uygulanacak”. Alithia bu manşetin altında şu alt başlıkları kullanıyor:
“Erdoğan’a 27 AB üyesinden uyarı – ‘AB Maraş’taki durumdan Türkiye’yi sorumlu tutmaya devam ediyor’”
Habere göre, AB’nin Dış İlişkiler Yüksek Yetkilisi Josep Borel, 27 AB üyesi adına yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Maraş’taki faaliyetlerinden geri dönmesini ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasını talep etti. AB’nin Maraş’taki durumun sorumlusu olarak Türkiye’yi sorumlu görmeye devam ettiğini belirtti ve açık bir şekilde yaptırımlar olacağı konusunda uyardı. Borel Dışişleri Bakanları toplantısında konunun etraflıca görüşüleceğini belirterek, 27 üye ülkenin, uluslararası hukukun çiğnenmesiyle yeni tahrikler oluşması durumunda, AB’nin, üyelerinin çıkarlarının korunmasına ve bölge istikrarının muhafaza edilmesine yönelik tüm araç ve seçeneklerini kullanacağına dair açıklamasını hatırlattı.
*
Politis gazetesinin manşeti şöyle:
Üç ihtardan sonra AB’nden Türkiye’ye ültimatom – Josep Borel: Gelecek Dışişleri Bakanları toplantısına kadar kararlarınızı iptal edin”
*
Haravgi gazetesi ise 6. Sayfasında yer verdiği haberinde şöyle yazıyor:
“AB Türkiye’den ilgili faaliyetlerin derhal tersine çevrilmesini talep etti – Aksi takdirde 27 Dışişleri Bakanı konuyu gelecek toplantısında ele alacak”
AB Dışişleri Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borel yaptığı ilgili açıklamanın sonunda Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 sayılı kararlarına ters düşen Maraş’taki tek taraflı Türk faaliyetleri geri çevrilmediği takdirde AB Dışişleri Bakanlarının önümüzdeki toplantısında konuyu ele alacakları konusunda Türkiye’yi uyardı. Lefkoşa’nın, uğruna diplomatik savaş verdiği ve sabırsızlıkla beklediği söz konusu açıklama bundan başka hiçbir şey vermiyor.
Yüksek Temsilci yaptığı ilgili açıklamada “AB Türkiye’nin tek taraflı adımlarını ve Türk Cumhurbaşkanının 20 Temmuz 2021’de yaptığı kabul edilemez açıklamalarını şiddetle kınıyor” dedi.
Josep Borel “AB’nin, Maraş’la ilgili Güvenlik Konseyi kararlarını izlemeye devam ettiğini” belirtti. “Bu kararlarca Maraş’ın herhangi bir bölümüne yasal sakinleri dışındaki herhangi birileri tarafından yerleşilmesi çabaları kabul edilemezdir ve bölgenin idaresinin BM’e devredilmesi gerekmektedir”, diyen Borel “Güvenlik Konseyi kararlarının, BM Barış Gücü askerlerinin bölgede serbest dolaşımını engelleyen yasakların derhal kaldırılmasını talep ettiğini vurguladı.
Son olarak AB’nin Kıbrıs sorununun iki toplumlu iki bölgeli, siyasi eşitliğe sahip bir federasyon temelinde bütünsel çözümüne tümüyle bağlı kalmaya devam ettiğini bir kez daha yineledi.
*
Sevgili dinleyenler, Haravgi gazetesi “Maraş’taki yasadışı Türk faaliyetleri karşısında tam koordinasyon – Cumhurbaşkanı Anastasiadis: Sayın Borel’in son derece sert açıklaması özel bir önem taşıyor” başlıklı ve yine bu konuyla ilgili bir başka haberinde şöyle yazıyor:
Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ile Yunanistan Başbakanı Kiriakos Mitsotakis Atina’da gerçekleştirdikleri görüşmeden sonra yaptıkları açıklamada “iki ülkenin Maraş’taki yasadışı Türk girişimlerine karşı koymak konusunda tam bir koordinasyon içinde olduğunu ifade etti ve Kıbrıs sorununun BM kararları ve Genel Sekreterin talimatları çerçevesinde çözümüne yönelik müzakerelerin başlamasına Atina ile Lefkoşa’nın hazır olduğunu” bildirdiler.
Cumhurbaşkanı Anastasiadis görüşmede Türkiye’nin Maraş’ın statüsünü değiştirmeye yönelik çabaları konusunda bilgilendirme yapıldığını ve iki liderin görüş teatisinde bulunduğunu açıkladı.
Anastasiadis “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlığının 23 Temmuz’da yaptığı sert açıklamanın yanısıra Sayın Borel’in dünkü çok sert açıklamasının da ayrı bir önem taşıdığını kaydettik” şeklinde vurguladı.
Buna paralel olarak Türk talepleri ve Kıbrıs sorununun çözüm zeminini değiştirme yolundaki çabalarının göğüslenilmesinde iki ülkenin koordinasyonundan söz eden Cumhurbaşkanı “Türkiye’nin bu çabaları BM kararları ile tamı tamına zıttır ve Genel Sekreterin talimat şartlarının da dışındadır” şeklinde vurguladı. Anastasiadis “Birilerinin, Kıbrıs Rum tarafının adada bağımsız bir devletin, tümüyle Türkiye’nin kontrolünde olacak ve Kıbrıslı Rumların hiçbir hakkının tanınmayacağı bir yapının kabul edilmesini beklemesi, düşünülemez bir durumdur” dedi ve “böyle bir şey ne AB ne de BM tarafından kabul edilebilir” şeklinde ekledi.
Kiriakos Mitsotakis de Türkiye’nin Kıbrıs ve Ege’deki faaliyetleri konusunda Ankara’ya net bir mesaj verdi. Türkiye’nin yeni yasadışı girişimlerinden söz eden Mitsotakis Türkiye’nin bu girişimlerinin Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiğini ve Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşmelerin yeniden başlaması çabalarının altını oyduğunu vurguladı.
Mitsotakis “AB ve üye ülkeleri bunu yekvücut kınadı. Türkiye Güvenlik Konseyi’nin açıklamasını reddetmenin yanısıra Yunanistan ile Kıbrıs’ın sözde propagandasını bahane ederek yasadışı hareketlerinin dünya çapında kınanmasını da reddetti” dedi ve Türkiye’nin “Yunanistan ile Kıbrıs’ın tüm dünyayı peşinden sürüklediğini söylemek yerine tüm dünyayı karşısına almayı nasıl başardığı sorusunu sorması gerektiğine” vurgu yaptı.
*
Son ana haberimiz de Haravgi gazetesinin ana haberi:
“AKEL’den hassas kredi alıcılarına yönelik yeni inisiyatif” şeklinde bir başlık göze çarpıyor Haravgi gazetesinin manşetinde. Alt başlık şöyle: “Muhalefet partileri zorunlu satışların hedefli ertelenmesi konusunda ısrar ediyor”
Haberin içeriğine kısaca bir göz atalım:
Dün Muhalefet partileri Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in yeniden Meclise geri gönderdiği yasa tasarısını reddederek, ilk konut ve küçük işyerlerinin zorunlu satışlarının Ekim ayına kadar ertelenmesi kararı aldı. Buna paralel olarak AKEL de bankaların sahip olduğu avantajlarla borçluların sahip olduğu haklar arasındaki dengenin sağlanması hedefiyle yasal çerçevede değişiklik yapılmasına yönelik yeni bir insiyatif üstlendiğini açıkladı.
Meclis Genel Kurulu yaptığı olağanüstü toplantıda kısa bir süre önce oylanan ve Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in Meclise geri gönderdiği yasa tasarısını ele aldı. İlgili yasa tasarısı koronavirüs pandemisinin etkileri nedeniyle değeri 350 avroya kadar olan ilk konutların, yıllık iş hacmi 750 bin avroya kadar olan küçük işyerlerinin ve 100 bin avroya kadar olan zirai üretim ve hayvan besiciliği yapılan toprak parçalarının zorunlu satışlarının Eylül ayına kadar ertelenmesine ilişkindi.
Cumhurbaşkanının yasa tasarısını kabul eden tek parti DİSİ oldu. AKEL, DİKO, DİPA ve Ekologlar aleyhte oy kullandı, EDEK ve ELAM ise çekimser kaldı. Sonuçta geri çevirme reddedilmiş oldu. Buna rağmen Hükümete yakın çevrelerden alınan bilgilere göre Cumhurbaşkanı Yüksek Mahkemeye başvurarak Meclisin yasasını bir kez daha alaşağı etmeyi programlıyor.
AKEL Meclis Sözcüsü Yorgos Lukaidis Meclis’te yaptığı bir müdahaleyle toplumun Hükümetin gerek zorunlu satışlar gerek maaşların düşürülmesi gerekse de çalışan hakları, sosyal devlet, sağlık gibi konulardaki politikaları karşısında ağır bedel ödediğini ifade etti.
AKEL Milletvekili Aristos Damianos da Hükümetin bankaların yararına ve kredi alıcılarıyla kefillerin zararına başına buyruk politikalar uyguladığına vurgu yaptı.
AKEL akbaba olarak adlandırdığı kredi satın alma yatırım fonlarıyla ilgili bilgilerin ve bunların arkasında saklanan isimlerin Meclise yazılı olarak bildirilmesini istedi. AKEL’in ilgili talebi Meclisin oturumundan önce yapılan Ekonomi Komisyonu toplantısında sunuldu.
Son Güncelleme: 28 Temmuz 2021 - 14:02
https://tr.news.rik.cy/tr/article/2021/7/28/basin-ozetleri-280721/