Bugünkü Kıbrıs Rum gazetelerinin hemen hemen hepsinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye’yi GK’ne şikâyet etmesi olayı yer alıyor. Haravgi gazetesi ise covid 19 hastalarının sayısının artması nedeniyle hastanelerdeki sorunları yansıtan haberinin hemen altında yer veriyor Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmelere.
*
Filelefteros gazetesiyle başlayacağız.
Gazete “Girişim ve bekleyiş – Kıbrıs Cumhuriyeti Türkiye’yi Güvenlik Konseyi’ne şikâyet etti –Buradan çıkacak sonuç bundan sonraki hareketleri belirleyecek” başlıkları altında veriyor ana haberini.
Habere geçiyoruz.
BM GK’ne başvuru Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Türkiye’nin Mağusa’daki yeni girişimlerine karşı olumlu sonuç almak için başlattığı bir dizi hamlenin ilk adımını oluşturuyor. GK’ne başvurudan beklenen, Maraş’taki Türk girişimlerini kınayan liderlik düzeyinde bir açıklama koparabilmek.
Dün yapılan ve ilgili başvuru kararının alındığı Ulusal Konsey toplantısında Hükümet’in BMGK’nin bazı daimi üyelerinin takınacağı tavır konusundaki tedirginliği apaçıktı. Güvenlik Konseyi’nden yeni bir karar değil, başkanlık düzeyinde bir açıklama istenmesinin nedenini de bu oluşturuyordu. Zira GK’nden yeni bir kararın çıkması, bugün mevcut olan Mağusa’ya ilişkin kararlardan daha zayıf olması riskini de taşıyor.
Başkanlık kararı dün Kıbrıs sorunu konusunda penholder görevini üstlenmiş olan Britanya tarafından hazırlanarak Güvenlik Konseyi’ne sunuldu. Başkanlık açıklaması taslağında Erdoğan ve Tatar’ın adının geçmemesi ve sadece “yapılan açıklamalar”a atıfta bulunularak genel bir yaklaşım sergilenmesi Lefkoşa’nın endişelerinin yersiz olmadığını gösteriyor. UNFICYP ve GS’in Kıbrıs sorununa yönelik İyi Hizmetleri konularında Güvenlik Konseyini bilgilendiren Elizabeth Spehar’ın da tutumu bu yöndeydi.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilgili diğer girişimleri kapsamında Lefkoşa Atina ile birlikte Brüksel’in konu hakkında kurumsal düzeyde görüş belirtmesini sağlamak hedefiyle yapacağı hareketleri görüşüyor. Konu Kıbrıs ve Yunanistan Dışişleri Bakanları görüşmesinde ele alındı. Kıbrıs Hükümeti AB partnerleri dâhil olmak üzere şu ana kadar ortaya konan tepkilerden memnun görünmekle birlikte istediği, Brüksel’in kurumsal düzeyde bir açıklama yapmasıdır.
Lefkoşa’nın düşündüğü bir diğer adım ise Devletlerarası bir başvuru ile Türkiye’nin bir kez daha Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikâyet edilmesi. Dün Ulusal Konsey toplantısında söylenenlere bakılırsa devletlerarası bir başvuru için gerekli arka plan mevcut.
*
Alithia gazetesi aynı konudaki ana haberini “Erdoğan’ın frenini çekin” manşetiyle veriyor. Diğer başlıklar şöyle: “Hükümetten Mağusa’nın kapalı bölgesinin açılmasına yönelik Türk girişimlerini boşa çıkarmak maksatlı diplomatik maraton – Uluslararası haykırış: Uluslararası topluluk Türk Cumhurbaşkanını yaylım ateşine tuttu – İki devlet çözümünü kınıyor, iki bölgeli iki toplumlu federasyonu ve Maraş’ın BM’e verilmesini savunuyor – ABD Türkiye’ye sert çıktı – Güvenlik Konseyi’nde de savaş veriliyor”
Haberin içeriğine bir göz atalım:
Uluslararası toplum Erdoğan’ın Mağusa’daki tahrikkârlığını sert bir dille kınadı. Aralarında Güvenlik Konseyi üyeleri ve AB’nin güçlü odağını oluşturan üye ülkelerin de bulunduğu güç sahibi ülkeler Erdoğan ve Tatar’a verdikleri sert cevaplarla BM kararlarına saygı gösterilmesini, Maraş’a eski statüsünün geri verilmesini ve kentin Barış Gücüne teslim edilmesini talep etti. Uluslararası toplum iki devlet çözümünü reddederek bir kez daha iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüne destek beyan etti. Türkiye’ye karşı en sert tepkiyi takınan ABD oldu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye’nin kınanması talebiyle başvurduğu Güvenlik Konseyi’nde de sıkı bir mücadele verildi.
*
Konuyu ana haber yapan üçüncü Kıbrıs Rum gazetesi ise Politis.
“BMGK’nden talebimiz karar değil kınama” manşetiyle verilen haberin diğer başlıkları şöyle:
“Türkiye’nin Mağusa’daki yasadışılığının ortaya konması için konjonktür müsait – 550 ve 789 sayılı kararlar oldukça güçlü, Maraş’ın BM’e teslim edilmesine yönelik yeni bir karar mevcut kararların öngörülerini bozabilir – ABD, Rusya, Çin, Britanya ve Fransa’nın Erdoğan - Tatar açıklamalarına olumsuz tepki vermesi kınama açıklaması çıkmasına yönelik koşulların oluşmasını sağladı – Washington son derece sert tepki gösterdi. Durum Ankara’nın Mağusa kapalı kentinde harekete geçmeyeceğine dair sözler vermiş olduğunu ve sözünü çiğnediğini gösteriyor”
*
Haravgi gazetesinin ön sayfasında yer alan ilgili haberde de şöyle yazıyor:
“K/Rum tarafı Türkiye’ye yönelik baskı yapılması hedefli girişimler yapmalıdır”
Türkiye’nin oldubittilerine devam edip etmeyeceğini ama aynı zamanda müzakerelerin başlamasını da belirleyecek olan uluslarası tepkidir. Görüşmelere yönelik ortak zemin bulma arayışı çabalarını raydan çıkarmaya yönelik tek taraflı faaliyetler BMÖ’nü endişelendiriyor. Ulusal Konsey sözde taşınmaz mal komisyonuna başvurmanın yaratacağı ciddi risklere dikkat çekti.
Üçüncü sayfada yer alan “Tek ümidimiz görüşmelerdir – Türkiye’yi ikna etmek için K/Rum tarafının hareket etmesi şart” başlıklı bir haberi aktaralım:
Dün Ulusal Konsey ve Cumhurbaşkanı Anastasiadis AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun ağzından bir kez daha mantığın ve aklın sesini dinledi. Stefanos Stefanu Ulusal Konsey toplantısında “Türkiye’nin Maraş’ta Güvenlik Konseyinin ilgili kararlarını tekrar tekrar çiğnemesi karşısında, müzakerelerin yeniden başlaması ama aynı zamanda da uluslararası toplumun gözünde güvenirliğimizi yeniden kazanmamız için Kıbrıs Rum tarafının harekete geçmesinden başka seçenek olmadığını” söyledi.
Güvenlik Konseyi kararları uygulanacağına, Maraş’ın açılması ve Kıbrıslı Rumlara mallarının kendilerine iade edilmesi için taşınmaz mal komisyonuna başvuru yapmasının istenmesi karşısında “şimdi ne yapıyoruz” sorusuna, AKEL’in ve eski Cumhurbaşkanı Yorgos Vasiliu’nun cevabı “müzakereler tek umudumuzdur” oldu. AKEL Genel Sekreteri Kıbrıs Rum tarafının uluslararası alanda yitirdiğimiz güvenirliğimizi yeniden kazanmak ve Türkiye’ye baskı yapılmasını sağlamak doğrultusunda Kıbrıs Rum tarafının harekete geçmesi gerektiğini argümanlarla ortaya koyarak altını çizdi. AKEL GS’i bunun sadece, Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in Kran Montana’da da önerdiği gibi, bir pozitif oyla siyasi eşitliğin sağlanmasının net bir şekilde kabul edilmesiyle başarılabileceğini söyledi. Öyle ki Türk tarafı da Maraş’ın iadesini öneren ve Omorfo’nun iadesinin de tartışılabileceğini kabul ettiği toprak haritasını yeniden masaya koymak zorunda kalsın, dedi.
Ancak Ulusal Konseyde bunların konuşulması yerine Cumhurbaşkanı ile bazı parti liderleri arasında gelişen tartışmada barikat kapatılması ya da yabancı yurttaşların barikatlardan geçişlerine izin verilmemesi gibi olasılıklar konuşuluyordu. Bu önerilerin, AB tarafından Yeşil Hat tüzüğünü çiğnemekle suçlanmak veya daha çok Kıbrıslı Rumların işine yarayan başka barikatların kapatılması gibi bir misillemenin yapılması gibi taşıdığı riskler de ortaya kondu. Bu arada İnsan Hakları Mahkemesine 5. Devletlerarası başvuru yapılması ve bir başkanlık açıklaması yapılması beklentisiyle Güvenlik Konseyine başvuru yapılması da ele alınan konular arasındaydı. Açıklama muhtemelen Ekim 2020’deki Fransa’nın önerisi üzerine çıkan başkanlık açıklamasına benzer bir beyanat olacak.
*
Haravgi gazetesinin ana haberine geçelim.
Haberin başlıkları “Hastaneler hıncahınç, hastalar evde tedavi görüyor – Covid 19 hastalarının artması ve eksiklikler nedeniyle hastanelerin gücü tükeniyor” şeklinde.
Haber şöyle:
Devlet Sağlık Hizmetleri Kurumu Basın Sözcüsü Haralambos Harilau KYPE’ye yaptığı açıklamada hızla artan vakalar nedeniyle Sağlık Sisteminin son derece zor koşullar altında olduğunu ve yeni Covid 19 koğuşlarının açılmasını kapsayan özel planın hayata geçirileceğini söyledi.
Harilau şöyle dedi:
“Durum kaygı verici. Günbegün yeni hastalar geliyor, gelen hasta sayısı, tedavisi sona erip hastaneden çıkış alan hasta sayısından daha yüksek. Mevcut pozitiflik oranı önümüzdeki günlerde hasta sayısının daha da artacağını gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde Limasol Devlet Hastanesinde bir covid 19 koğuşunun açıldı, önümüzdeki günlerde durumun göstereceği seyre bağlı olarak ise yeni koğuşlar da açılacak”.
Harilau devlet hastanelerinin covid 19 dışındaki hastalardaki sıkışıklıktan kurtulabilmesi için, önümüzdeki günlerde, şu anda başka nedenlerden dolayı devlet hastanelerinde yatan hastaların çoğunu kabul etmeye hazır olması umudunu dile getirdi.
Bu arada Sağlık Bakanlığı dün yaptığı açıklamada üç covid 19 hastasının daha ölmesiyle covid 19 nedenli ölüm sayısının 394’e ulaştığını söyledi. 78 ve 82 yaşındaki iki erkek ve 89 yaşındaki bir kadın koronavirüse yenik düştü.
Şu anda 243 covid 19 hastası tedavi altında. Bunlardan 63’ünün durumu kritik. Hastaların yüzde 92,2’si aşı geçmişi yok.
Dün yapılan 73.098 test sonucunda 1.014 yeni vaka kaydedildi. Testlerden 7.537’si PCR, 65.561’i ise rapid testti. Günün pozitiflik oranı yüzde 1,39 olarak kaydedildi. Toplam vaka sayımız ise 94.261’e yükseldi.
Son Güncelleme: 22 Temmuz 2021 - 13:20
https://tr.news.rik.cy/tr/article/2021/7/22/basin-ozetleri-220721/