Andreas Parashos
Filelefteros gazetesi, 14 Mart 2020
“Eylem Öncelikleri belirliyorsa”
20. yüzyılda başarılı olmuş tek devrim, akıl gücü ve çıplak elleriyle uçsuz bucaksız yurdunu, Hindistan'ı İngiliz sömürgecilerinden kurtaran siyasi düşünür Mahatma Gandhi'nin pasif direnişiydi. İşte "Eylem öncelikleri belirler" diyen kişi de o bilge Gandi olmuştur.
İşgal altındaki topraklardan özgür bölgeye insanların yasadışı geçişini durdurmak bahanesiyle ateşkes hattının belli noktalarına dikenli tel yerleştirmesi de iktidar partisinin önceliklerinin göstergesidir. Anastasiadis Hükümeti, dikenli telleri kafasından çıkarıp Yeşil Hata yerleştirerek ne söylemeye çalışıyor acaba? Nisan ayında yapılan görüşmeler ışığında, tarafları güven artırıcı önlemler oluşturmaya çağıran BM ve Güvenlik Konseyini zerre kadar takmadığını anlatmaya çalışıyor.
Anastasiadis, eylemleriyle iki devlet mantığında ısrar ediyor gibi görünüyor. Çünkü Yeşil Hata dikenli tel çekmekle, % 3'lük bir oran oluşturan Yeşil Hattı da işgal gücüne hediye ederek, Kıbrıs Rum kesiminin sınırını belirlemiş oluyor. Parlamentoyu, Ulusal Konseyi, AB'yi bilgilendirmeye dahi gerek duymadan. Çünkü öyle görünüyor ki Anastasiadis hava olaylarıyla ilgilenmiyor. Daha önce Averof Neofitu Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü karşısında “tsunami” uyarısı yaptığında da öyle demişti zaten. “Hava olaylarıyla ilgilenmiyorum”.
Averof Neofitu şimdi beşli konferansa karşı pozitif bir ortam yaratmak amacıyla harekete geçince de, Anastasiadis ona patronun kim olduğunu hatırlatmak için dikenli teli çekiverdi. Ama milletvekili seçimleri öncesinde bir oyun oynanıyorsa eğer onu bilemeyeceğim. Averof bir yandan Anastasiadis’in iki devlet politikası nedeniyle DİSİ’nin kaybettiği oyları geri kazanmaya çalışırken partinin başkan yardımcısı Haris Yeoryiadis de bütçeye kayıtsız şartsız verdiği destekten sonra ELAM’a kayan DİSİ oylarını toparlamaya çalışıyor olabilir.
Haris Yeoryiadis Ocak ayında "Kathimerini" gazetesine “yeni gerçekçilik” "bölünmenin, mevcut verilerin bir sonucu olduğunu kabul etmeyi dayatıyor" demişti, hatırlatırım. Şimdi de, Hükümetin yasadışı göçmen kaçakçılığı karşısında dikenli tel çekme kararı aldığı şeklindeki resmi açıklamanın aksine, Sayın Yeoryiadis, "işgal sürdüğü müddetçe tedbir almak ve güvenliğimizi sağlamakla yükümlüyüz" diyor.
Öte yandan, Avrupa Komisyonunun temsilcisi yaptığı ilgili yazılı açıklamada, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yeşil hatta çekilen dikenli teller konusunda Avrupa Komisyonu'na bilgi vermediğini belirtti. Hâlbuki Yeşil Hat tüzüğünün 10. Maddesi uyarınca Yeşil Hatta yapılacak her türlü değişiklik önce Avrupa Komisyonuna bildirilmelidir". El Cezire'nin -güya emir üzerine- Kıbrıs'a ilişkin haber yapması olayı sırasında altın pasaportlar konusunda basbayağı "yalan" söyleyen pek bilmiş Nikos Nuris de, şimdi, sınır oluşturma suçlamasına çelişkili bir yanıt verdi: "Sınırlar kanunlarla belirlenir" ve" bu eylemin, özellikle cumhurbaşkanı ulusal sorunumuzu çözmek için hızlı müzakere ve istişarelerin başlaması yönünde arzu belirtmişken sınır belirlemekle hiçbir ilgisi olamaz” dedi.
Ha, bu yüzden mi Cumhurbaşkanı tel örgü döşedi? Peki, işgalci güçler kendi dikenli tellerini sizinkilere teğet çekmeye başladığında ne diyeceksiniz Sayın Nuris? Yunanlı şair Yorgos Seferis, Nobel Ödülü'nü alırken yaptığı konuşmada, antik trajedilerde, ölçüyü aşan bir kişinin Eriniler tarafından cezalandırılması gerektiğini söylemişti. Söz konusu durumda ise ölçüyü aşan kişi Nuris değil, kimseye haber vermeden dikenli telin çekilmesi emrini veren Cumhurbaşkanı Anastasiadis'tir. Yolsuzlukların, popülaritesinin görülmemiş derecede düşmesine sebep olduğu bu dönemde dikkatleri başka yöne çevirmek maksadıyla sosyal ortaklarla yaptığı görüşmeden sonra KEVE Başkanı Hristodoulos Agastiniotis'i de yanına alarak, “en nihayet hep birlikte yeni, iddialı ve aynı zamanda da gerçekçi bir planı uygulamaya sokmanın şimdi tam zamanıdır” diyen Anastasiadis’in. “Ülkemizin sürdürülebilir ekonomik kalkınma planını".
Anlayacağınız, "altın pasaportlar" dan sonra yeni bir “büyük dolap” daha açıklandı. Asıl soru ortakların ne düşündüğüdür. Makarios Druşotis'e göre “çetenin ne düşündüğü”.
05.11.19 tarihinde Economist konferansındaki panelde yer almıştım. Orada yaptığı konuşmada “ülkeye yatırımların gelebilmesi için hukuken temiz bir ortama ihtiyaç olduğunu ve uluslararası basında "altın pasaportlar"la ilgili yazılanların Kıbrıs'ın adına zarar verdiğini söyledim. Agastiniotis'in bana cevabı anında ve çok sert bir ifadeyle geldi: "Bu konuda suçladığınız Hükümetse eğer, ben gazetecileri suçlayacağım çünkü gazete satmak uğruna çizmeyi aşıyorsunuz. Evet, hatalar yapılmış olabilir ama bazen ölçüyü kaçırıyorsunuz" ve “Sistemin bozuk olduğu şeklindeki açıklamalarınıza da katılmıyorum" demişti.
Henley and Partners'ın yönetici ortağı, Lou’nun pasaportunu çıkartan Yannos Tsirokkas ve Invest Cyprus Başkanı Mihalis Mihail tarafından da azarlandım. Şimdi de yüzleri kızarmadan "yeni, hırslı ve aynı zamanda gerçekçi plan"ın yaşama geçirilmesinde Cumhurbaşkanının yanında yer aldıklarını ilan ediyorlar.
Nobel ödüllü şair Yorgos Seferis'e sığınmaktan başka yapacak şey kalmıyor bana: "Ulu Tanrım, onlarla olmasın. İsteğin yerine gelsin, ama bu, onlar vasıtasıyla olmasın”.
Son Güncelleme: 19 Mart 2021 - 14:43
https://tr.news.rik.cy/tr/article/2021/3/19/krum-kose-yazarlarindan-190321/