Filelefteros gazetesinin ana haberi:
“Kran Montana belgeleri – BM’in gizli tutanaklarına göre ilk Guteres – Çavuşoğlu görüşmesinde neler konuşuldu –Çavuşoğlu’ndan Guteres’e büyük “hayır” – BM tutanakları BM GS’nin Türk Dışişleri Bakanıyla ilk görüşmesi hakkındaki söylenceleri yıktı” başlıklarıyla verilen haberde şöyle yazıyor:
BM GS Antonio Guteres’in Türk Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile yaptığı ilk görüşmenin tutanaklarında “İttifak Anlaşması yeni bir anlaşma olarak yeniden yapılandırılabilir ancak Türk askerlerinin adadaki kalıcı varlığını içermelidir. Sıfır asker Türkiye için kırmızıçizgi” diye yazıyor.
Guteres – Çavuşoğlu görüşmesi Kran Montana’da 6 Temmuz 2017’de, Türkiye’nin her şeyi havaya uçurduğu ünlü akşam yemeğinden önce yapıldı. Ancak Türkiye BM GS’nin adamları ve bazı bilinen Kıbrıslı Rumların yardımıyla müzakerelerin çöküşünün sorumluluğunu Kıbrıs Cumhuriyetine yükleyebildi. Matias Suster’in imzasını taşıyan resmi tutanaklarda “Sayın Çavuşoğlu Türkiye için sıfır asker, sıfır garantiler konusunun bir başlangıç noktası olamayacağını (was a non starter) söyledi. Mevlut Çavuşoğlu bu cevabı Antonio Guteres’in “Bundan önceki günlerde konuşulanları da göz önünde bulundurarak Türkiye’nin kırmızıçizgileri nelerdir?” şeklindeki sorusu üzerine verdi. Çavuşoğlu Guteres’e Türkiye’nin kırmızıçizgilerini içeren bir resmi olmayan belge de sundu. Ancak bu gizli tutuldu ve ne Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ne Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kodzias ve muhtemelen ne de Avrupa Komisyonu Temsilcisiyle paylaşılmadı. Yani GS Ankara’nın güvenlik ve garantiler konularıyla ilgili görüşlerini akşam yemeğine saatler öncesinden biliyordu. Ankara’nın görüşleri negatifti. Türkiye’nin adadaki Türk askeriyle ilgili görüşleri aynı gün saat 18:00’de yapılan ikinci toplantıda belli olacaktı. Filelefteros ilgili belgeyi yeni bir haberinde yayınlayacak.
Guteres ilk görüşmeden ayrılmadan önce akşam yemeğine Türkiye’den “güçlü” bir tezle gidebilmek amacıyla Türk Dışişleri Bakanından tek taraflı müdahale hakkı konusunda “olumlu” bir cevap almaya çalıştı.
Tutanaklarda şöyle yazıyor:
Genel Sekreter Çavuşoğlu’na bu cevabın Garantörlük Anlaşmasının Uygulama Anlaşmasıyla değiştirilmesini ve tek taraflı müdahale hakkının iptal edilmesini kabul ettiği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını sordu.
Çavuşoğlu durum böyle değil - “this was not the case” cevabını verdi.
Filelefteros gazetesine ulaşan bilgilere göre Guteres Türkiye’nin garanti ve müdahale haklarının doğrudan iptalini arzuluyordu ve Türk tarafının kendisine sunduğu kırmızı çizgilerini içeren belgeden yararlanmak istiyordu. Ancak Türkiye’nin olurunu alamadı ve olayı Anastasiadis ile Kodzias’tan ve Avrupa Birliği temsilcilerinden gizledi. Muhtemelen sadece Britanya ile paylaştı.
Guteres ile Çavuşoğlu’nun konuşmalarını analiz etmesi üzere başvurduğumuz bir diplomatik kaynak gazetemize bir soruyla cevap verdi:
GS Türk Dışişleri Bakanı’yla görüşürken Sayın Çavuşoğlu 2. masada ilerleme kaydedilmediğini ve her türlü Türk “tavizlerinin” Lefkoşa ile Atina’nın idare, mülkiyet, Türk ve Rumlara eşit muamele gibi iç konulardaki tavizlerinden önce gelmesi gerektiğini söylerken neden Sayın Anastasiadis’in 12 saat önce önerilerini yazılı olarak sunduğu cevabını vermedi?
Bu noktada Cumhurbaşkanının GS’in çerçevesine dair önerilerini yazılı olarak sunmuş olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu görüşler kabul edilemez tavizler olarak nitelendirildi -kabul edilemezdi de- ve 2. masada tartışılan dönüşümlü başkanlık, tüm yurttaşlara eşit muamele gibi iç meselelere yönelikti.
*
Haravgi gazetesi bugünkü ana haberini “Çocuk Hakları Komiseri Hükümetin ırkçı kreşentosuna tepki gösterdi - Hükümet Sözcüsünün belirttiği nedenler güvensizlik duygusunu, yabancı düşmanlığını ve hoşgörüsüzlüğü tırmandırdı” başlıklarıyla veriyor.
Haberde şöyle yazıyor:
Çocuk Hakları Komiseri Despo Mihailidu’nun açık müdahalesi gülle gibi indi. Mihailidu “Hükümet Sözcüsünün ifadelerinin yapısı, hiçbir açıklama veya farklılaşmaya yer vermeden rakamsal veriler kullanması, kasıtlı ya da değil, güvensizlik duygusunu, yabancı düşmanlığını ve hoşgörüsüzlüğü tırmandırmıştır” dedi.
Göçmen biyografisine sahip çocukların her şeyden önce çocuk olduğunu ve ciddi tehlikelere açık, her gün haklarının çiğnendiği hassas bir grup oluşturduğunu söyleyen Mihailidu “Bu çocukların hedef haline getirilmesi ve kaçınılmaz olarak onları sosyal izolasyona iten ve damgalanmalarına neden olan potansiyel bir tehdit olarak gösterilmesinden kaçınmak devletin, toplumun ve bireyin tartışılmaz ilkesi ve yükümlülüğüdür” dedi.
Göçmen biyografisine sahip çocuklar teriminin geniş ve çeşitlilik gösteren bir içeriğe sahip olduğunu söyleyen Çocuk Hakları Komiseri bu terimin bir ebeveyninin Kıbrıslı olduğu çocukları, karma evliliklerden doğan çocukları, Kıbrıs’ta yaşayan yatırımcıların çocuklarını, ebeveynleri Kıbrıs’ta kalma ve çalışma hakkı almış çocukları ve elbette ki sığınmacı çocukları, göçmen çocukları, ülkeye yalnız başına gelen çocukları kapsadığını” vurguladı.
Mihailidu “Hükümet göçmenler sorununun yanlış idaresinden doğan sorunları göğüslemekteki sorumluluklarını üstleneceğine yabancı düşmanlığı aşılayan hitabet gösterileri düzenliyor” dedi.
*
Bu haberin hemen yanında AKEL’in göçmenler politikasına yönelik önerileri başlıklı ilgili bir başka haber de yer alıyor. Ondan da bazı alıntılar yapalım:
AKEL bütünsel bir göçmenler politikasına yönelik belirli öneriler getirdi. Bunlardan bazıları şöyle:
Kıbrıs’ta bulunan göçmenlerin başka üye ülkelere götürülmesinin Avrupa Konseyinde talep edilmesi, AB-Türkiye Sözleşmesinin, sığınma taleplerinin BM ve AB tarafından Türkiye içinde kontrol edilmesi pratiğiyle değiştirilmesi ve Dublin Sisteminin sığınmacı ve göçmenlerin tüm AB üyesi ülkelere dağılımını öngören kalıcı ve bağlayıcı bir sistemle değiştirilmesi.
Sığınma Dairesine kat be kat fazla eleman alınması
İnsan Ticaretiyle Mücadele Dairesinin güçlendirilmesi
Göçmen ve sığınmacı kabul etme ve barındırma programlarının güçlendirilmesine yönelik Avrupa fonlarının daha iyi bir biçimde değerlendirilmesi
Bu arada AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu sosyal medyada yaptığı bir paylaşımla Cumhurbaşkanına ve DİSİ Başkanına Hükümet Sözcüsünün yabancı düşmanlığı yaratan retoriği karşısında bir şey yapıp yapacaklarını sorusunu yöneltti.
DİSİ AKEL Genel Sekreterine cevaben Hükümetle DİSİ’nin AB-Türkiye anlaşmasını, Türkiye’nin Kıbrıs dahil tüm AB üye ülkelerine karşı sorumluluk ve yükümlülüklerini üstlenmesi talebiyle, desteklediğini kabul etti.
*
Alithia gazetesi bugünkü ana haberini “İşgücüne ihtiyacımız var” manşeti ve “Hızlı kalkınma ve işsizliğin sıfırlanması işgücü eksikliği ve üretim dallarının paralize olmasına yol açıyor – İşletmelerin kısa ve uzun vadedeki ihtiyaçları 2022 yılının ilk altı ayında 8.657 kişi olarak görünüyor – En yüksek ihtiyaç vasıfsız personelde” alt başlıklarıyla veriyor.
Kısa bir süre öncesine kadar Kıbrıs, koronavirüs nedeniyle de, büyük işsizlik sorunu yaşıyordu. Ancak Hükümetin doğru politikası sayesinde ekonomi büyük bir kalkınma hızı yakaladı. Bu sayede işsizlik sorunu başarıyla idare edildi ve sıfırlanma noktasına ulaştı. Şimdi işgücü eksikliği sorunuyla karşı karşıya bulunuyoruz ve soruna çare bulunamadığı takdirde hayli iş alanı paralize olacak. İşverenler ve Sanayiciler Odası OEV’in Kıbrıs çapında çeşitli ekonomik alanlarda yaptığı bir araştırma şunları ortaya koydu:
2021’in sonuna kadar işgücü ihtiyacı 4.160 kişi, 2022 yılı ortalarına kadar ise bu rakama 4497 kişi daha eklenecek. Toplam olarak işletmelerin kısa ve uzun vadede işgücü ihtiyacı 8.657 kişi olacak.
*
Politis gazetesinin ana haberi:
“A kategorisine ait futbolcuları soyunma odalarına gönderiyorlar” manşeti ve “Yasada bir açık bulup giren asker kaçağı profesyonel futbolcuların sağlık belgeleri geri alınıyor” alt başlığıyla verilen haberde şöyle yazıyor:
Kıbrıs Spor Örgütü KOA tarafından sağlık belgesi alan ama psikolojik nedenlerle askerliğini yapmamış olan çoğu profesyonel toplamda 30 futbolcunun sağlık belgesi geri alınıyor. Bu ise resmi karşılaşmalarda yer alamayacakları anlamına geliyor. Uzun lafın kısası kariyerleri sona eriyor.
Futbolcular kısa bir süre önce yapılan yasa değişikliğindeki bir açıktan yararlanarak askerlik görevlerini yerine getirmeden sağlık belgesi elde etmeyi başarmıştı. Şimdi bu açık Temsilciler Meclisinin Savunma Komisyonunun dün ele aldığı bir yasa değişikliğiyle kapatılacak. İlgili yasa değişikliği sorunlu sağlık belgelerinin 2019 yılından itibaren geriye dönüşlü olarak iptalini öngörüyor.
Kıbrıs Spor Örgütü KOA Yönetim Kurulu başkanı Andreas Mihailidis, Savunma Komisyonunun dünkü toplantısında Komisyondaki milletvekillerinden, tespit edilmelerinde sorun olduğundan dolayı bu karardan etkilenen futbolcuların sağlık belgesini onlara yazılı olarak bildirilmeden KOA’ya iptal edebilme hakkı verilmesini istedi.
Son Güncelleme: 12 Kasım 2021 - 13:08
https://tr.news.rik.cy/tr/article/2021/11/12/121121/